3 Temmuz 2014 Perşembe

Solaris - Stanisław Lem

Solaris
Stanisław Lem
İletişim Yayınları
Çeviren: Mehmet Aközer
236 Sayfa
Puanım:★★★
   
Bilim kurguya çocukluğumdan beri hep ilgi duymuşumdur. Küçükken bilim kurgu olan veya ona yakın  çizgi filmleri büyük ilgiyle izlerdim. Yaş ilerledikçe ve sinemayla tanışınca da bilim kurgu filmlerini izlemeye devam ettim; çünkü günümüzde teknolojiden daha ileri seviyedeki bir teknoloji, yıldızlar arası seyahatler ve tabii ki olmazsa olmaz farklı yaşam türleri benim hayalperest dünyama ilaç gibi geliyor. Bu kadar bilim kurguya ilgi duymama rağmen bilim kurgu edebiyatına hiç el atmamıştım. Sadece H.G Well'in Zaman Makinesi eserini okumuş, onu da çok sevmiştim. Bir gün kitapçıda gezerken Solaris dikkatimi çekti. Arka kapak yazısını okuyunca da oluşan alma içgüdüsüne karşı koyamadım ve kitabı hemen aldım. İyi ki de almışım. Aslında Bilim kurgu edebiyatı altyapım pek yok. Bu yüzden Solaris'i bitirince biraz ağır bir giriş yaptığımın farkına vardım ama ne olursa olsun ben bu kitabı çok sevdim.

   Kitap, Stanisław Lem'in ne denli büyük bir hayal gücüne sahip olduğunun kanıtı. Lem'in beyin kıvrımlarından çıkan özgün gezegenin adı Solaris. Solaris baş kahramanımız Kevin'ın doğumundan 100 yıl önce keşfedilmiş, yüzeyi tamamıyla okyanusla kaplı, biri kızıl diğeri mavi ikili yıldız sisteminin çevresinde dönen bir gezegen. İkili yıldız sistemine sahip gezegenlerin yörüngeleri kararsızlık gösterirken Solaris tamamıyla kararlı bir yörüngeye sahip. Bu özelliği sayesinde bütün bilim çevrelerinin dikkat odağı haline geliyor ve gezegeni araştırmak için hummalı bir çalışma başlatılıyor. Tabii ki akla gelen ilk soru olan ''Acaba gezegende yaşam oluşmuş mudur?'' bilim dünyasını meşgul  ediyor. Araştırmalar sonucu canlı yaşamın olmadığına kanaat getirilmişken birden okyanusun tepkileri ve davranışları sonucunda okyanusun tamamen bilinçli bir canlı organizma olduğu kuramı ortaya atılıyor. Bundan sonra ise çalışmalar okyanusu tanımlayabilmek ve onunla iletişim kurmak için devam ediyor ama işler varsayıldığı gibi gitmeyince araştırma ilgisini kaybediyor. Bundan sonra da gezegeni araştırmada görevli bilim adamı sayısı sadece dörtle sınırlı kalıyor. Bu dört bilim adamı olaylara farklı yerden yaklaşarak okyanusla iletişime geçmeye çalışıyorlar; ancak işler çok farklı yönlere kayıyor. Okyanusun sırlarının saklı olduğu kapı yavaş yavaş aralanıyor. Sonrasında ise müthiş bir gelirim, psikolojik ve felsefi unsurlar ile örülmüş sayfalar akıp gidiyor.

   Solaris öyle bildiğimiz bilim kurgulardan değil. Bol macera, ışın kılıçları ve Dart Vader gibi kötü adamlar yok. Daha çok felsefi ve psikolojik yönlere sahip ama bu demek değil ki içinde gerilim, merak  yok. Fazlasıyla var; ben okurken bir çok yerde gerildiğimi hissettim. Hem gerildim hem de düşündüm. Kitabın okuyucuya düşündürdüğü sorular şunlar: ''İnsanoğlu dünya dışı akıllı bir varlıkla karşılaşırsa iletişim kurabilecek mi?'' ve ''Niçin başka gezegenlerde yaşam aramaya bu kadar meraklıyız?'' Çünkü daha kendi gezegenimize sahip çıkmamış durumdayken, atmosferi kirletip buzulların erimesini sağlarken, Dünya'nın akciğerleri olan ormanları sırf para uğrana bir bir yok ederken bizim başka gezegenler ne haddimize diye düşüncelere sevk etti. Gerçekten de insanoğlu daha insan olduğunun bilincine varamadığı, hatta aynı kültür değerlerine sahip toplumun bile kendi içinde ayrıştığı bu zamanlarda bence başka bir gezegen, başka bir dünya insanoğluna çok. İnsan her ne kadar akıllı bir varlık olsa da bir o kadar da ilkel bir yaratık. Önce insan olduğumuz bilincine varmalıyız sanırım.

   Kitabı bitirince içimde evren hakkında bayağı bir merak oluştu. Ben de bu merakımı gidermek için ufak çaplı araştırmaya koyuldum. Elde ettiğim bir kaç bilgiyi sizinle paylaşmak istiyorum. Öncellikle Güneş'inde içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi 200 ile 400 milyar arasında değişen yıldız barındırıyor. Bu yıldızların etrafında dönen en az 100 milyar gezegen olduğu tahmin ediliyor ve bunların yaklaşık olarak 17 milyarının dünyaya benzeme ihtimali çok yüksek. Gözlenebilir evrenin en uç noktası ise bize yaklaşık 15 milyar ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Ne kadar muazzam bir yapı olduğu su götürmez bir gerçek.

   Yine uzun bir yazı oldu ama son olarak kitabın çevirisinden bahsedeceğim. Tamam, kabul ediyorum bir bilim kuru kitabını çevirmek çok zordur; ancak neden çoğu olumsuz konuşma paragrafı 'yo' ile başlar. Sebep neydi ki? Okurken bir andan sonra o kadar rahatsız edici geldi ki sürekli yo yo demek. Neyse daha fazla sinirlenip yazımı baltalamıyayım. Evet sevgili dostlar, bana ayrılan bir sürenin daha sonuna geldik. Bana bu yazıyı yazdıran Stanisław Lem'e teşekkürlerimi sunuyorum. En kısa zamanda Aden'i okuyacağım. Huzur içinde yat. Herkese iyi okumalar. :)




Stanisław Lem (12 Eylül 1921; Lwów, Polonya - 27 Mart 2006, Krakow) 
Bilim kurgu türünün en tanınmış yazarlarından, Solaris’in yaratıcısıdır. 1941 yılına kadar Lwow’da tıp öğrenimi gördü. Lem, II. Dünya Savaşı yıllarında otomobil tamirciliği, elektrik teknisyenliği ve kaynakçılık yaptı. Savaş döneminde Nazi kamplarında kaldı. 1946'da Krakow'a yerleşti ve tıp eğitimini tamamlayarak doktor oldu. Aynı yıllarda şiir yazmaya ve bilimsel yöntem üzerine kuramsal araştırmalara başladı. 1950’lerde bilim kurgu türüne yönelen Lem’in ilk kitabı ‘Kazanılan Zaman’ 1955’te yayımlandı. Bilim kurgu kitapları yazdığı ilk yıllarda modern bilimle hümanist ahlakı birleştirmeye çalıştı. Daha sonraları "Yıldız Günceleri-1957" gibi kitaplarıyla parodik metinler üretti. Yazarın başyapıtı sayılan Solaris, Andrei Tarkovski tarafından 1972’de, Steven Soderbergh tarafından da 2002’de filme çekildi. ‘Solaris’te, iletişimin ne olduğunu sorgulayan Lem’in metinlerindeki ortak nokta “ironi” duygusu oldu. Ursula K. Le Guin ve Philip K. Dick’le birlikte bilim kurgu edebiyatının “ciddiye alınmasını sağlayan” yazarlar arasında sayılan Stanislaw Lem, felsefeye ve dilbilime esin kaynağı olarak görülen metinler üretti. Lem’in Lehçe yazdığı kitaplar 40’tan fazla dile çevrildi ve yaklaşık 27 milyon adet sattı. Türkçede eserleri İletişim Yayınları ve Pinhan Yayıncılık tarafından yayımlanmaktadır. Stanislaw Lem, 84 yaşında 27 Mart 2006'da Krakow'da hayata gözlerini yumdu.
Kaynak: Vikipedi

8 yorum:

  1. kitabın bende kavram yayınlarından çıkanı mevcut onda da bolca 'yo, yo' var :) yoo olamağz dedirtçekler insana illa :)
    Stanislaw lem çok merak ettiğim yazarlardan biri :) kitapları bir ara bulunmuyordu tekrar basmaya başlamış iletişim sağ olsun :)
    Bu arada insanların neden dünyayı bırakıp başka gezegenlerde yaşam aramaya kaltığına sıra gelince bunu Carl Sagan çok güzel bir şekilde izah ediyor ; çünkü yeryüzünde keşfetmediğimiz tek bir nokta bile kalmadı :) ama bizim öğrenme keşfetme merakımız devam ediyor tabii bu işi temizce, doğaya zarar vermeden yapsak ne güzel olur mesela şu an uzayda feci halde çöp bıraktık , uydu kalıntılarla dolu maalesef :)
    verdiğiniz ek bilgiler çok güzel verdiğiniz bilgilerin daha fazlasını istiyorsanız carl sagan '' kozmos'' adlı kitabını öneririm, belgeseli de var :) Bu bilgiler dahil çok daha fazla ve şaşırtıcı veriler içeriyor :)
    elinize sağlık çok güzel bir konu ve yazı, yani buraya bir bu kadar yazı da benim yazasım var düşünün daha kitabı okumadım bile ama konu çok güzel durduramıyorum parmaklarımı :)
    neyse uzatmayayım daha kovulacağım yoksa :) ellerinize sağlık , bilim kurguların devamını bekliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, kovulmak ne demek, daha çok başımın üstünde yeriniz var. Yorumlarınızın gelmesi çok mutlu ediyor beni. :) Belgesel benim ilgimi çekmişti daha önce ama izlemek kısmet olamadı. En kısa sürede izlerim. Dediğiniz gibi dünya yetmedi artık uzayı çöplüğe çeviriyoruz. Eğer başka bir gezegen keşfedip yüzeyine inilirse orayı da çöplük yapılacağına ve bütün kaynaklarını sömüreleceğine eminim. :) Bu konuda hiç iyimser değil düşüncelerim. Bilim kurguların devamı gelecek, H.G Wells'in Dünyaların Savaşı'nı da şenlik kapsamında okuyacağım. :) Çok teşekkür ediyorum değerli yorumlarınız için. :)

      Sil
  2. Buğra çok iyi yorumlamışsın. Çok iyi edebiyatçısın. Allah yolunu hep açık etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum ama daha edebiyatçı olmak ne haddime. 40 fırın ekmek yemem gerek belki de daha fazla. :) Amin inşallah. Allah herkesin yolunu açık etsin. :) Tekrardan çok teşekkür ediyorum, çok mutlu oldum bu yorumu okuyunca. :)

      Sil
  3. Merak ettim doğrusu :)
    Banada beklerim www.kiriksemsiye.blogspot.com
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer merak ettiyseniz kesinlikle okuyun derim. :) Geliyorum. :)

      Sil
  4. Blog keşfi etkinliğinden geliyorum. Kitap seven biri olarak çok sevindim.Bende beklerim :)

    cikolataarsizi.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok sevindim. Kitapseverleri blogumda ağırlamak mutluluk verici.:) Hemen geliyorum. :)

      Sil

...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...